top of page

Brest-Litovsk Müzakereleri ve Kars, Ardahan, Batum'un Osmanlı'ya Katılması

  • Yazarın fotoğrafı: Müverrih
    Müverrih
  • 16 Tem 2019
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2019


Cihan Harbi'nin devam ettiği sırada Rus Çarlığı'nda önemli bir rejim değişikliği meydana gelmiş ve bu rejim değişikliğinin sonucu olarak Ekim 1917'de Rus Çarı devrilerek yönetime Bolşevikler oturmuştur. Bolşevikler ülkenin dizginlerini ellerine aldıkları zaman harpten en az zararla çekilmek istiyorlardı. Bu yüzden ordunun ve halkın moralinin bozulması için çeşitli propagandalara girişmişlerdi. Bu teşebbüslerdeki asıl amaç askerlerin cepheyi terketmesine teşvik etmek ve kolay yoldan harbi sonlandırmakdı. Nitekim öyle de olmuştu; Rus ordusunun Türk cephesinde bulunan iki yüz bin kişilik mevcudundan sadece kırk bin kişi kalmıştı. Bu kırk bin mevcut ise tamamıyla düzensizdi, tümenler bir alay kuvvetindeydi, disiplinsizlik hat safhadaydı, firar oranı da bir hayli artmıştı. Düzenli bir harp için elverişsiz bir durumda olan ordu bırakın savaşmayı doğru bir şekilde geri çekilemiyordu. Bunun sonucu olarak da Türk kuvvetleri tarafından Doğu Anadolu'dan hızla geri itilmekteydiler.


Bütün cephelerde zor duruma düşen Bolşevikler barış yapmak için bir beyanname ile müzakereye hazır olduklarını bildirmişlerdi. Fakat halihazırda harp ettikleri devletlerin hiçbiri Bolşevik idaresini henüz tanımıyordu. Bolşevikler ise diğer devletlerin kendilerine karşı olan tutum ve davranışlarını kırmak için İtilaf devletleri ile yaptıkları bütün gizli antlaşmaları yayınlama kararı aldılar. Bunun sonucu olarak da Bolşevikler müttefiklerini umursamadan tek taraflı olarak Almanya ile masaya oturdular. Bu müzakerede Merkezi Güçler ile Rusya arasında Brest-Litovsk'da bir görüşme yapılması konusunda uzlaşıldı. Türk tarafı ise 18 Ekim 1917'de Erzincan'da Ruslarla bir anlaşma yaparak harbi fiilen sona erdirmişti. Bu anlaşma Türkiye ile Sovyetler arasında ki ilk resmi vesikaydı. Takvimler 20 Aralık 1917'yi gösterdiğinde ise Brest-Litovsk görüşmeleri resmen başlamıştı. Brest-Litovsk görüşmelerine değinmeden önce Rusların içine düştüğü durumu bilmekte fayda var. Ruslar 1917'ye gelindiğinde sefalet ve açlıkla karşılaşmışlar ve bütün cephelerden geri itilmişlerdi. Almanlar Ukrayna önlerine kadar gelmiş ve Rusların Doğu cephesini çökertmişti. Türkler ise boş durmuyordu Rusları önce Van'dan daha sonra diğer vilayetlerden çıkarmış hızla Kafkaslara ilerliyorlardı. Merkezi güçler bu sayede müzakereye güçlü bir şekilde girmişlerdi.


Müzakerede, Rusları Sovyetler Birliği'nin en güçlü adamlarından olan Troçki, Türkleri yeni sadrazam Talat Paşa, Almanları ise General Hoffman temsil edecekti. Müzakerede güçlü bir konumda bulunan Türklerin isteklerini şöyle sıralayabiliriz. Türkler başta 93 Harbi'nde kaybettikleri Kars, Ardahan ve Batum'daki Rus işgalinin bir an önce sona ermesini ve bu bölgelerin kendilerine verilmesini istiyorlardı. Bir diğer istekleri ise Kafkaslarda yerel halka en şiddetli zulümleri eden Ermenilerin silahsızlandırılmasıydı. Osmanlı'nın boynuna bir pranga gibi vurulmuş ticari ve adli kapitülasyonların kaldırılması da Türk delegelerin istekleri arasındaydı. Fakat Rus delege heyetinin başkanı Troçki, Avusturya-Macaristan'da Marksist bir ihtilalin çıkmasıyla harbi kendi lehlerine çevirebileceklerini zannettiğinden dolayı bu istekleri reddetmişti. Durumu tahlil eden Talat Paşa, Rusların oyalama taktiğini anlamış ve durumu Genelkurmay'a bildirerek işin ancak bir askeri harekat ile çözülebileceğini söylemişti. Almanlarda Rusların oyalama taktiğini anlayarak kendi genelkurmaylarına durumu bildirmişlerdi. Haberi alan Alman Genelkurmay'ı ordularına ileri harekat emri vererek Ukrayna'nın bağımsız olmasını sağladı. Almanlar yönünü Petersburg'a çevirdikleri zamanda Troçki, Almanların ve müttefiklerinin bütün isteklerini kabul etmek mecburiyetinde kaldı. Bu sayede Türkler; Kars, Ardahan ve Batum'un siyasi haklarını elde etmiş aynı zamanda her ne kadar fiiliyata dökülmemişse de Ermenilerin silahsızlandırılmasını ve kapitülasyonların kaldırılmasını sağlamıştır.


Türkler her ne kadar Kars, Ardahan ve Batum'un siyasi haklarını elde etmiş olsa da buralar kendisine henüz teslim edilmemişti. Çünkü Kars, Ardahan ve Batum'da o zamanlar Mavera-yı Kafkas Komiserliği adı altında geçici bir yürütme organı bulunuyordu. Komiserlik, Brest-Litovsk Anlaşmasının imzalanmasından sonra bu anlaşmayı tanımadığını ilan etmiş ve Türklerin ısrarlarını kesin bir şekilde reddetmişti. Aynı günlerde Azeri, Gürcü ve Ermeni mebusların oluşturduğu Seym Meclisi kuruldu. Haliyle Türkler bölgenin geleceği konusunda bu hükümetle uzlaşma mecburiyetindeydi. Sovyetler o sırada Seym'e bir telgraf çekerek derhal Kars, Ardahan ve Batum'un Osmanlı'ya verilmesini istedi. Lakin Seym Meclisi Sovyet hükumetini tanımıyordu ve tanımamakta da ısrarlıydı. Seym'in oyalama taktiğini anlayan Enver Paşa, 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya gönderdiği bir telgrafla Seym ile ilişki kurulmasını ve derhal barış şartlarının kabul ettirilmesini istedi. Seym Meclisi ile yapılan Trabzon görüşmelerinden Ermeni mebusların uzlaşmaz ve katı tutumları yüzünden bir sonuç alınamayınca ileri harekat kararı alındı.


Türklerin Trabzon Konferansına davet edildiği günlerde Batum Gürcülerin, Kars ve Ardahan ise Ermenilerin işgali altında bulunuyordu. Enver Paşa'nın ileri harekat emri 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa tarafından hoş karşılanmadı. Çünkü ileri harekat için elinde yeterli kuvvet bulunmadığını düşünüyordu. Paşa'nın bir diğer endişesi ise bu yerlerin ele geçirilmesi halinde Osmanlı'nın Kafkaslardaki anarşi ortamına son verememesinin sonucu olarak dış kamuoyunda zor durumda kalacağıydı. Lakin Başta Enver Paşa olmak üzere Türk Genelkurmayı'nın ısrarları neticesinde askeri harekata hız verildi. Ardahan 3 Nisan'da Türk hakimiyetine girdi. Aynı günlerde 37. ve 10. Kafkas Tümenleri Batum üzerine yürüdü. 10 Nisan'da Orta Batum 14 Nisan'da ise Batum geri alındı. Kars'ın kurtarılması görevi ise 1. Kafkas Kolordusana verildi. Kolordu Komutanı Albay Kazım, Ermenilere kaçmaları için fırsat vermeden bir imha harekatını girişti. Türkler ile Ermeniler arasında gerçekleşen çarpışmalar sonucunda Ermeniler Erivan'a doğru geri çekilmeye başladı. Bu ricat esnasında ise civar köylerde yaşayan Türkleri katlediyorlardı. 22 Nisan'da Selim ele geçirildi. 23 Nisan'da Kars kalesi kuşatıldı. Dostlarına yardıma yetişen Rus ve İngiliz birlikleri kuşatmayı yaramayınca 25 Nisan akşamı kale Türk birliklerine teslim edildi. Böylece harekat neticeye varmış yıllardır Rus askerinin çizmesi altında acıya acı ekleyen Kafkas Türkleri, Türk Genelkurmayı'nın itinalı çalışmaları neticesinde istikballerine kavuşmuşlardı.


- Can Sanar


Comments


©2019 by Müverrih Mecmua. Proudly created with Wix.com

bottom of page